13 Temmuz 2021 Salı

Resim Sanatı Üzerine Mülahaza

Zihinsel bir emek sonucu üretilen her uğraşının bir felsefesi olduğu gibi resim sanatıda bir el uğraşı değil aslında felsefi bir uğraştır kitaplar,resimler,fotoğraflar çağları aşan unutulmaz mesajlar verirler.Resim sanatından patronaj etkisini de unutmamak gerekir buna erken örneklerden bir Bizans soylusunun kızı Anacia Juliana verilebilir.Dioskorides el yazmasını himaye ederek günümüze gelmesinde büyük bir emek harcamıştır.Ve tabiki Katolik kilisesinin resim sanatına verdiği katkı hiçbir şekilde yadsınamaz önceleri cahil okuma yazma bilmeyen Hristiyan topluluklarını dini olguları kavraması için yapılan resimler ve sanat eserleri yılların ilerlemesiyle kilise aristokrasisinin gövde gösterisi halini almıştır.Bittabi işin sanatçı yönü yadsınamaz sanatçılar bazen insanın algıladığı gerçeği tablolarına yansıtırlar bazen renkleri,figürü ve mekanı darmadağın ederek izleyiciyi resim üzerinde bir gezintiye çıkarırlar.(Maniyerist resimler).Yada Rönesans resim sanatında çokça gördüğümüz katı Geometriksel ve Matematiksel kuralların harmanlanmasıyla hayat gerçekliğinden kopmayan resimler yaparlar Barok resimde olduğu gibi bize olmakta olan olayın canlılığını en can alıcı şekilde renk tonlamalariyla yansıtırlar.(Caravaggio)
Bazıları da kadın vücudunu resim sanatının konusu yaparlar ki bunlara "Nü" resimleri denir, bu resimler kadını üryan bir şekilde ele alır bu bittabi cinsel amaçlarla yada hazlarla yapılan bir uğraşı değildir aslında kadın vücudunun objeleştirilmesi bir dikkat unsuru olarak görülmesi ve yansıtılmasıdır.Nü resminde figür bizzat ressamın karşısında üryan pozisyonda durarak kendini çizdirir yada kadın üryan şekilde fotoğraflanarak ele alınır.
Zannımca Nü resminin kökeni toprak ana (Gaia) heykelciklerine kadar uzanmaktadır insanoğlu erken çağlarda kadın  fenotipinin ve doğurganlığının farkına varmış bunu sanat eseri olarak yansıtmıştır.


5 Ekim 2020 Pazartesi

Sanat yok edilemez.

Sanat ne içindir tartışması yüzyıllardır sürerken sanatın küçük bir azınlığın hobisi olarak varlığını sürdürdüğü ülkemizde bunun cevabı bellidir.Sanat toplumun gelişimi için şüphesiz çok önemli bir olgudur, duvardaki tablonun köydeki çiftçi,marketteki kasiyer,devlet dairesindeki memur,eli  silahlı askerle ne alakası var diye düşünebilirsiniz çok alakası var.Sanat bir toplumun harcıdır bir millet ortak bir paydaya sanatı ve kültürüyle erişir bugün Türk mimarisine ve Türk resim sanatına temellendirilen bir eseri başka bir medeniyetin mensubu biri incelerken Türk milletinin gelişmişlik durumunu o sanat eseri üzerinden algılar ve değerlendirir.Bugün hala yüzyıllar geçmesine rağmen Da Vinci ve eseri Mona Lisa'nın yarattığı etki ve popülaritesi altı yüzyıl geçmesine rağmen artarak devam ediyor, sanat eseri  yaratılmasının üzerinden yüzyıllar geçmesine rağmen etkisini artırarak devam ediyor savaşlar unutuldu,fethedilen topraklar kaybedildi şairlerin büyük aşklara öldüler ama yüzyılların mesajını yüzyıllara taşıyan sanat eserleri yaşamaya devam ediyor  ilelezel ve ilelebed devam edecek.

31 Ocak 2020 Cuma

Türkiyede Sanat Tarihçilerin Serencamı

Ülkemizin üstünde bulunduğu topraklardaki medeniyetlerin mirasının çokluğu birçokları tarafından ,hemen hemen her fırsatta vurgulanan bir paradigmadır.Bu mirasların ortaya çıkarılması,bakımı,korunması,restore edilmesi ve en önemlisi gençlik yıllarını ve birikimlerini harcayarak bu işleri yapması gereken fakat imkan verilmediği için yapamayanları biliyor musunuz? Evet birçoğumuz gördüğü fakat duymak istemediği  Sanat Tarihi ve Arkeoloji bölümü mezunlarından ve öğrencilerinden bahsediyorum.Ben sanat tarihi  mezunu biri olarak bunları yazıyorum nispeten arkeologlar ve Arkeoloji bize göre daha iyi konumdalar kamuoyu önünde daha bilinir vaziyetteler ve meslek tanımları da var.Fakat maalesef neredeyse beş yüzyıllık bir bilim dalı olan Sanat Tarihi ülkemize sanki hiç gelmemiş üniversitelerde bölümleri kurulmamış binlerce akademik personel ve onbinlerce mezun hiç olmamış gibi davranıyoruz. Bu kısırlık ve kofluk sanıyor musunuz ki hayatımızı etkilemeyecek yanlış restore edilen bir tarihi eser,liyakat sahibi olmayan bir memur,verilmemesi gereken bir imar izni ve es geçilen binlerce estetik olgu ve kaygı bunlar hayatınızda olmadığında hayatımızı saran kof ve bulanmış sanki hiç estetik algısı olmayan medeniyetten nasibini almamış apartmanlar,binalar,dini,sosyal konutlar inşa edersiniz.Sanat Tarihçilerin durumu bugün öğretmenlerin durumundan daha önemli bir haldedir.Milenyum çağında yaşıyoruz yüzyılların ezberlerini anlatmak için devlet memur alıyor ve maaş ödüyor sonuç ne?Eğitim sistemi ortada Pisa sonuçları ortada atanmayan öğretmenlerden bahsediyorlar biz kimsenin kendimiz gibi öğrenim gördüğü alanda hayatını kazanamamasını istemiyoruz.Fakat öğretmenler atandığında Milli eğitimimiz uçacak,öğrencilerimiz Pisa sınavlarında birincilikler mi getirecek?Ülkenin dün olduğundan çok bugün Sanat Tarihçilere bürokrasinin her alanında ihtiyaçları var, az puanla yerleşilen dışarıda kalmamak için tercih edilen bir bölüm izlenimi verilmeye çalışılsa da bazı üniversitelerin müfradaları günceli yakalamaktan uzak olsa da Sanat Tarihi bu ülkenin bekaası için toplumumuzun zihni,estetik,sanatsal varlığı için kritik önemdedir.Bir sanat eseri ve yorumu bin yılları aşarak normal yollardan verilecek bir mesajı yüzlerle çarparak elde edilen etkiyi bize verir.Burada bir cümleyle hocalara seslenmezsek olmaz sevgili Sanat Tarihi alanında akademik uğraş ve zaman harcayan hocalarımız sizin eğitim verdiğiniz yıllarınızı harcadığınız öğrencilerinizin işsiz,kasiyer,güvenlik görevlisi,polis,asker olması sizin için ne ifade ediyor? Bu bölüme yıllarını vermiş insanların işlerini yapması için ne kadar çaba gösteriyorsunuz?Gösteren hocalarımıza  büyük sevgi ve saygı duyuyoruz çünkü insan vicdanlı bir varlıktır bu görevi üstlenmek belki mecburi olmaya bilir ama ahlaki ve vicdani bir tutumdur.Müzelerde,ören yerlerinde,turizm bakanlığında,koruma kurul ve ofislerinde,kazılarda yani eğitimini aldığı teoriyi pratiğe dökmesi gereken yerlerde öğrencilerinizin bulunması için ne yapıyorsunuz?Onların en temel hakkı olan mesleki haklarını yani meslektaşlarınızın haklarını ne kadar savunuyorsunuz?


Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.   

Gazi Mustafa Kemal Atatürk